O
zamanlar 17 yaşındaydım daha. Haftanın bazı günlerinde mahalle
kahvesinin arkasındaki küçük odada toplanır içerdik. O gün de yaşça
benden büyük üç arkadaş ile küçük bir çilingir sofrası kurmuş ve içmeye
başlamıştık. Ben bir dubleden fazla içmem. Sarhoş olacağımdan değil;
keyfinde bırakmak için sadece bir bardak içerim. Aldığımız rakı
bittiğinde arkadaşlar herzamanki gibi geneleve gitme sohbetine
başladılar. Yine herzamanki gibi bana da teklif ettiler. Ama ben yine
kabul etmedim; çünkü cebimde yeteri kadar para yoktu. Salim Abi, “Her
zaman böyle yapıyorsun! Bu akşam bizimle geleceksin ve milli olacaksın!”
dedi. “Abi, param yok!” dedim. “Ben vereceğim!” dedi. “Tamam da, yarın o
parayı sana nasıl ödeyeceğim?” dedim. “Ödeme anasını satayım! Bu akşam
bizimle geliyorsun!” dedi. O güne kadar bir kadınla birlikte olmamıştım.
Salim Abinin ısrarıyla kabul ettim. Arabaya binip yola koyulduk. Salim
Abi arabada bana çıkarıp 50 Lira para verdi. “Üçüncü evde Ebru var, onu
sikeceksin. Bu para sana fazlasıyla yeter!” dedi.
Geneleve
vardığımızda diğer evlere bakmadan üçüncü eve gittik. Sali Abi Ebru’yu
tanıyordu, kapıya kadar çağırdı ve “Bizim Oğlana iyi bak, ilk kez milli
olacak!” dedi. Ebru 20 yaşlarında, 1.65 boylarında, 60 kilo kadar bir
kadındı. İri memeleri, belirgin ve diri kalçaları vardı. Salim Abinin
sözlerinden sonra kadın benim kolumdan tuttuğu gibi içeriye çekti.
Kolumu bırakmadan koridorun sonuna doğru yürüdü. Arkasından telaş ve
tedirginlikle yürüyordum. Biraz sonra hayatımda ilk kez bir kadını
çıplak olarak görecek ve sikecektim. Benden büyük ağabeylerin genelev
maceralarını çok dinlemiştim. Kadınların bir çoğunun agresif ve
samimiyetsiz davrandığını biliyordum. Beni asıl düşündüren Ebru’nun bana
nasıl davranacağıydı.
Odaya
girdiğimizde ister istemez etrafa göz attım. Geniş yatağın çevresi mavi
tül perdeyle örtülmüştü. Oda loş bir ışıkla aydınlatılıyordu. Ebru
benim şaşkınlıkla çevreye bakmama bir an izin verdikten sonra yaklaşktı
ve vücudunu vücuduma sürterek, dudağıma bir öpücük kondurdu, “Parayı ve
bakalım delikanlı!” dedi. “Ne kadar?” diye sordum. “Sikip çıkacaksan 30
lira vereceksin. Sevişmek istiyorsan 50 Liranı alırım!” dedi. Salim
Ağabeyin verdiği 50 lirayı verdim, “20 Lirasını getir, Salim ağabeyden
borç aldım!” dedim. Kıçıma bir şaplak vurdu ve gülerek kapıya doğru
yürüdü, “Ben gelene kadar soyun, tamam mı?” dedi, cevap vermemi
beklemeden çıkıp gitti.
Nereye
gelmiştim böyle? Ayrı bir dünya idi burası. Biraz sonra ilk kez
tanıştığım bir kadınla sikişecek ve çıkıp gidecektim. Bir anda hiç bir
esprisi olmadığını düşündüm. Bu beni huzursuz etmişti. Üzerimdekileri
çıkarmaya yeni başlamıştım ki, Ebru içeriye girdi. Benimle birlikte o da
soyunmaya başladı. Külodumu çıkardığımda, o da çırılçıplak kalmıştı.
Harika bir vücudu vardı. Porno filmlerde gördüğüm birçok kadın kadar
güzel bir vücudu vardı. O an Salim Ağabeyin isabetli karar verdiğini
düşündüm.
Ebru
beni iterek yatağa attı ve gelip üzerime oturdu, “Demek ilk kez bir am
sikeceksin?” dedi. “Sikebilirsem, evet!” dedim. Elini henüz kımıldamayan
yarağıma attı ve avuçladı, “Sikersin koçum! Ben hallederim!” deyip
dudaklarımdan öpmeye başladı. Sıcak nefesi ve eliyle yaptığı dokunuşlar
benim uyanmama yetmişti. Yarağım bir dakika bile demeden kazık gibi
oldu. Ebru doğruldu ve yarağıma baktı, “Bu ne lan böyle?” dedi. (Benim
yarak 15 santim kadardır). “Küçüktür!” dedim. “Oğlum bu bira şişesi gibi
bir şey. Ne küçüğü?” dedi. Doğrulup avucuna zor sığan yarağımı
gövdesinden tutup sıktı ve yüzüme baktı. Birden yataktan kalkıp üzerine
tül bir gecelik giydi ve kapıya yürüdü, “Bekle, geliyorum!” dedi.
Şaşkınlıkla
arkasından bakakalmıştım. Hiçbir şey düşünemiyordum. İlk genelevi
maceramın fiyaskoyla sonuçlanmasına birkaç dakika kalmıştı. Ebru aynı
acelelikle içeriye girdi. Elindeki markaları bana gösterdi, “Bir saat
benimlesin çocuk!” diyerek, markaları sehpanın üzerinde duran kutunun
içine attı ve hemen yatağa geldi. Benim yarak kalktığı gibi aynı hızla
inmiş, buruşmuştu. Ebru yine eline alıp okşamaya başladı yarağımı.
“Demek ilk kez bir kadın sikeceksin, ha?” dedi ve cevap vermeme izin
vermeden dudaklarıma yumuldu. Deli gibi öpüşmeye başlamıştık bir anda.
Dillerimiz ağızlarımızda dans ediyordu. Ebru dudaklarımı bırakıp boynuma
doğru inmeye başladı. Diliyle yol aldığı yerleri yalıyor, öpüyordu.
Kısa süre sonra yarağıma ulaşmıştı. Yarağım yine kazık gibiydi.
Gövdesinden tutup kafasına bir öpücük kondurdu ve yüzüme baktı,
“Yarağının çok kalın olduğunu biliyor musun?” diye sordu. “Çok mu
kalın?” dedim. “Yav bunun kafası yumruğum gibi. Sen hiç başka yarak
görmedin mi?” dedi. “Hayır görmedim!” dedim. Aslında porno filmlerde
görmüştüm birçok kez. Benim yarağın o filmlerdeki yaraklardan biraz
kalın olduğu doğruydu, ama Ebru abartıyordu.
Diliyle
çevresini yaladı ve kafasını ağzına alıp emmeye başladı. Ağzının içinde
yarağımın kafasına dokunuyor ve bu beni deli ediyordu. Birden yarağımı
ağzından çıkarıp yüzüme baktı, “Beni izle ve boşalmayı aklının ucuna
getirme çocuk!” dedi. Yine eğilip yarağımın kafasını ağzına alıp emmeye,
yalamaya başladı. Genelevde kadınların yarağı kaldırdıktan sonra hemen
bacaklarını açıp erkeklerin girmesini beklediklerini, girdikten sonra da
bir an önce boşalmaları için ısrar ettiklerini duymuştum, ama Ebru
yarağımı emmeyi ve diliyle kafasını yalamayı sürdürüyordu.
Bir
süre sonra yine vücudumu yalayarak yukarıya doğru çıktı ve dudaklarıma
yumuldu. Yine deli gibi öpüşmeye başlamıştık. Üzerime ata biner gibi
oturdu ve ıslak yarağımı eliyle amının dudakları arasına yerleştirdi.
Yüzüme bakarak gülümsedi, “Harikasın çocuk! Bu gecenin finali seninle
olacak. Beni bekle ve izle. Kadının boşalmasını beklersen hakkını vermiş
olursun!” dedi, yarağımın üzerine yavaşça bıraktı kendini. Yarağımın
kafası am dudakları arasında kaybolduğunda durdu, “Çok kalın bu yarak
çocuk!” dedi. Üzerimden kalktı ve çekmeceden bir krem kutusu alıp
yarağımı kremledi. Sonra bir parça krem alıp amını da kremledi. Kremi
yerine koyup yine üzerime çıkıp, yarağımı am dudakları arasına
yerleştirip kendini yine bıraktı. Yarağımın kafası yine am dudakları
arasında kaybolduğunda gözleri kapanmıştı Ebru’nun. “Çok kalın!” dedi,
fısıldar gibi bir ses tonuyla.
Yavaşça
kalktı üzerimden. Yarağımın kafası amının dudaklarının arasından
göründüğünde yeniden bıraktı kendini. Yarağımın kafası yeniden
kaybolmuştu. Yeniden durdu ve yüzüme baktı, “Çok kalın!” dedi yine
mırıldanır gibi, “Unutmuşum almasını!” dedi. Kafasına kadar çıkarıp
oturmaya başladı Ebru. Yarağımın yalnızca kafası girip çıkıyordu amının
içine. Amı yarağımın kafasını sıkıca sarıyordu ve içi gerçekten de
sıcacıktı. Ebru inip kalktıkça gözleri kayıyordu. Acı duyuyor gibiydi.
Derin nefes alıyor, dudaklarını ısırıyordu. Kafasına masaj yapar gibi
inip kalkmalarını sürdürürken elleri göğüs kıllarımı okşuyor,
avuçluyordu. Sonra yavaş yavaş kendini bırakmaya başladı. Dudaklarını
ısırarak oturuyordu üzerime. “Uffff... Uffff!” diye ısırdığı
dudaklarının arasından nefes alıyordu durmadan.
Yarağımı
sanki amına alıştırıyor gibiydi. Yavaş inip kalkışları durmadan devam
etti. Yarağımı her saniye daha da içine alıyordu Ebru. Bir süre sonra
yarağım sıcak ve dar amının içinde kayboldu. Kasıklarımız buluştuğunda
öylece durdu. Işıldayan gözlerle bana baktı, “Odun gibi yarağın var
çocuk, amımın dudaklarını yırttı kesin!” dedi. Eğilip dudaklarıma bir
öpücük kondurdu ve omuzlarımdan tutup yavaşça kendini yukarıya çekti.
Yarağım içinden kayarak çıktı. Kafasına kadar çıkartıp yeniden oturdu.
Yavaş yapıyordu bunu. “Ufff... Yırtıyor amımı! Çok kalın! Ufff...
Doldurdu içimi!” diyordu. Omuzlarımdan güç alarak üzerimde inip kalkmaya
başladı sonra. Yavaşça kalkıyor ve yeniden oturuyordu yarağımın
üzerine. Gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırarak inip kalkıyordu.
“Canım benim! Özlemişim bunu! Ohhh... Yarağın çok kalın erkeğim, içimi
dolduruyorsun, yırtıyorsun amımı... Ohhh!” diye bir yandan mırıldanıyor,
bir yandan da aynı yavaşlıkla inip kalkıyordu üzerimde. Eğilip
dudaklarıma yapışıyor, koparırcasına somurarak emiyordu dudaklarımı.
Sonra doğruluyor, elleriyle göğüs kıllarımı kavrıyor, yarağımın üzerinde
inip kalkarken kıllarımı çekiştiriyor, acıtıyordu.
Yavaş
yavaş hızlanmaya başladı Ebru. “Harika yarağın var erkeğim! Ohhh.. Her
yerime dokunuyor... Çok güzel... Ohhh!” diyordu. Artık otomatik bir
şekilde kafasına kadar çıkarıp köküne kadar içine alıyordu. Hızlı bir
tempoda bunu yaparken irileşen gözlerime dikmiş hırıldanmaya başlamıştı.
“Ahhh... Ahhhh... Geliyorum erkeğim... Geliyorum çocuk... Ahhh!”
diyordu. Sesini kontrol etmeye çalışırcasına dudaklarını ısırmaya devam
ediyordu. Sonra birden durdu; titremeye başladı. Sarsılıyor, elektrik
verilmiş gibi titriyordu. Hayvan gibi hırıldayarak titriyordu.
Tırnakları göğsüme batıyordu. Am dudakları yarağımı öyle bir sarmıştı
ki, kökünden koparacaktı neredeyse. Birkaç santimlik vuruşlarla yarağımı
içinde bir yerlere sürtercesine sokup çıkarıyordu...
Bir
süre sonra duruldu kasılması. Öylece durdu üzerimde ve gözlerini açıp
gözlerime baktı. Gülümseyerek eğilip dudağıma öpücük kondurdu ve üzerime
oturdu. “Ufff... Bağıramadım, çığlık atamadım, eksik oldu!” dedi,
eğilip yine dudağıma bir öpücük kondurdu. “Neye sahip olduğunun farkında
değilsin çocuk!” dedi gülümseyerek. Sonra dönüp duvardaki saate baktı,
“Bu bir rekor! 7 dakikada uçurdun beni!” dedi. Üzerimden kalkıp yanıma
attı kendini. Göğsü derinden inip kalkıyordu. Elimi tuttu ve sıktı,
“Harikasın! Boşalmadın değil mi?” dedi. “Seni izlemekten boşalmak aklıma
gelmemiş! Sen beni izle demiştin ya!” dedim. Bacağını üzerime atıp bana
doğru döndü ve yüzüme baktı. Uzanıp dudaklarıma öpücük kondurdu. Eli
halen kazık gibi duran yarağımdaydı. Sıvazlıyor, gövdesinden tutup
sıkıyordu.
“Üzerime
gel!” dedi. Açılmış bacaklarının arasına girdim. Yarağımı eliyle amının
dudakları arasına yerleştirdi, “Yavaş sok!” Gerçekten de çok kalın
biliyor musun? Amımı yırtıyor gibi girerken!” dedi. Yavaşça yüklendim.
Yarağım kayarak giriyordu dar amın içine. Boynumdan tutup kendine çekti
beni. Dudaklarıma yapıştı. Koparırcasına emiyordu dudaklarımı. “Sok
erkeğim... Yavaşça köküne kadar sok! Ohhh! Amımı parçalıyor yarağın!
Ufff! Harika yarağın var çocuk!” diyordu. Köküne kadar sokuyor, kafasına
kadar çıkarıyordum. Sıcak ve sıkı amının içinde girip çıktıkça içim
kayıyordu. Yarağım artık çatlayacak gibi sertleşmişti. Girişlerimi daha
hızlı yapmaya başladım. Birden durmamı söyledi Ebru. Beni üzerinden itti
ve yatakta aceleyle köpek pozisyonuna geçti, “Gel erkeğim! Amıma
arkadan gir! Kalçalarımı döverek akıt içime döllerini. Hadi!” dedi.
Arkasından
amına yarağımı soktum ve belinden tutup girip çıkmaya başladım.
Kalçaları harikaydı Ebru’nun. Amının içine daha hızlı girmek, köküne
kadar sokmak istiyordum artık. Belinden sıkıca kavradım ve sert
girişlerle sikmeye başladım karıyı. “Sok! Sik beni erkeğim! Çok güzel!
Yırt amımı! Evet böyle! Evet! Evet! Ohhh!” diyordu. Kasıklarımla
kalçalarını dövüyordum şimdi. Ebru derinden, hırıltılarla inlemeye
başlamıştı yeniden, “Vur erkeğim! Ohhh! Döv kalçalarımı kasıklarınla!
Ohhh! Evet böyle çok güzel! Akıt döllerini içime erkeğim! Ohhh! Evet!”
diyordu. Ben yüklendikçe o da kendini geriye doğru veriyor ve
kasıklarıma vuruyordu. Son bir hamle ile kadını kendime çektim ve köküne
kadar sokup içine boşalmaya başladım. Titremelerime o da katılmıştı.
Hırıltılarla titremeye başlamıştı yeniden. Son damlaları içine
boşalttığımda Ebru kendini yatağa atmıştı. Ben de üzerine yığılıp
kaldım. Öylece durduk bir süre. Sonra kalktım üzerinden ve yatağa
bıraktım kendimi.
Ebru
derin soluk alıp verişlerini sürdürdü bir süre yine. Sonra dönüp yüzüme
baktı. Gülümseyerek yüzümü okşadı. Masum, sevecen ve acıtan bakışları
vardı kadının. “Biraz önce bana 50 lira verirkenki masumiyetin benim
için çok önemli biliyor musun?” dedi. “Salim Abi olmasa gelmeyecektim. O
borç verdi, öyle geldim. Doğruyu söyledim sana!” dedim. “Biliyorum!
Samimiyetin çok güzel!” dedi ve eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu,
“Birdaha buraya gelmeni istemiyorum!” dedi sonra. “Nasıl yani?” dedim.
“Buraya birdaha gelme Mesut!” dedi elini göğsümde dolaştırırken. O an
aynı anda gördük, göğsümde tırnaklarının izleri kalmıştı. “Özür dilerim.
Bunu nasıl yaptım bilmiyorum. Gerçekten özür dilerim!” dedi. “Önemli
değil. Dışarıya çıkınca iyi sikiştiğimizi kanıtlamak için arkadaşlara
gösteririm!” dedim. Göğsüme bir yumruk vurarak güldü, “Hayvan!” dedi.
Sonra,
“Burası temiz bir yer değil! Odalarıyla, odalarındaki eşyalarıyla pis
bir yer. Kapıdan içeriye girdiğinde gördüğün bütün insanlar, eşyalar,
bahçedeki ağaçlar bile pis Mesut. Gelme buraya!” dedi. Yine yüzüme
baktı; gözleri ışıldıyordu kadının. Eğilip yine öptü dudaklarımdan,
sonra, “Ben sana gelirim!” dedi. “Nasıl yani?” dedim. “Çarşamba günleri
izin günümüz bizim. Eğer istersen Perşembe sabahına kadar seninle
birlikte olurum. Bunu her Çarşamba yapabiliriz. Gelme buraya. Buradaki
ilişkilerin hiç biri samimi değil!” dedi, birden yataktan kalktı ve
biraz önce giydiği tül geceliği üzerine geçirip dışarıya çıktı...
Kısa
süre sonra elinde iki fincan çayla döndü. Fincanları sehpanın üzerine
koydu. Çekmeceden ıslak mendil çıkartıp yarağımı güzelce sildi. Sonra
fincanlarla gelip yatağa oturdu. “Sen çok iyi bir insansın. Eğer
teklifimi kabul edersen, ilerleyen günlerde sana anlatacak çok şeyim
olacak.” dedi. “Ben köy çocuğuyum Ebru.” dedim. “Mesut benim adım Ebru
değil, Ülker. Bana bundan sonra Ülker de.” dedi. “Benim köyden gelip
gitmem kolay olmuyor. Tamam, Çarşamba günleri gelmeye çalışırım, ama bu
her hafta olmayabilir. İki gün çalışıp Salim Ağabeyin parasını ödeyeyim
önce. Sonra çarşambayı düşüneyim.” dedim.
Fincanı
özenle yatağa koydu ve gidip çantasını getirdi. İçinden çıkardığı
cüzdandan bütün bir 50 lira çıkardı ve bana uzattı, “Al bunu. Ama
çıkışta Salim Ağabeyine verme. Yalan söylediğini düşünür. İki gün sonra
verirsin.” dedi. “Bu parayı kabul edemem Ülker!” dedim. “Siktir lan!”
dedi tersçe yüzüme bakarak, “Onurlu köy çocuğu ayaklarına yatma benim
karşımda. Ben biraz önce Anaya kaç para verdim biliyor musun sen?” dedi
ve uzanıp dudağıma öpücük kondurdu, “Bizim saatimiz 150 Lira! Şu
cüzdandan çıktı biraz önce o para, anlıyor musun? Bu parayı al ve cebine
koy!” dedi. Çekmeceden kağıt kalem çıkardı ve cep numarasını yazıp bana
verdi, “Bunu da cebine koy. Gelebilecek durumda olursan Salı günü
ararsın!” dedi.
Çayları
içtikten sonra Ülker yine üzerime çullandı. Kısa bir süre sonra yarağım
yine kazık gibi olmuştu. Çıktı üzerime ve yine önceki gibi kremleyerek
yarağımı amına soktu. Önceki gibi tepinmeye başladı ardından. Kısa süre
sonra yine boşalmıştı, ama ben de onunla birlikte bıraktım kendimi. Az
sonra kalktık. Ben giyindim, kapıya kadar uğurladı beni. Bizimkiler
kapıda beni bekliyordu. Ülker kapıda dudağıma bir öpücük kondurdu ve “Bu
çocuğa iyi bakın!” dedi bizimkilere.
Arabaya
binip hareket ettiğimizde herkes aynı anda üzerime çullandı, “N’aptın
lan bir saat içeride?” dediler. “Sohbet ettik!” dedim. “Hani para yoktu
senin yanında?” dediler. “Yine yok!” dedim. “Veresiye mi siktin lan
karıyı?” diye bağırdı Salim Ağabey. Herkes kahkahayla gülmeye başladı,
ama ben cevap vermedim. Aklım gelecek Çarşamba günündeydi...
Salı
günüden aramamı söylemişti. Numaranın gerçek olup olmadığından şüphe
ettiğim için Pazartesi geç saatlerde aradım. Daha doğrusu çaldırıp
kapattım. Kısa bir süre sonra geri döndü telefon. Arayan Ülker’di. Bir
anlık tereddütten sonra açtım telefonu. Uzun uzadıya sohbet ettik.
Çarşamba günü gelemeyeceğimi, çünkü para durumumun iyi olmadığını
söyledim. “Sana para harcayacağını kim söyledi Çocuk?” diye çıkıştı
Ülker ve “Aydın’a kadar gelecek parayı bul, sonrasını bana bırak. Tamam
mı?” diye ekledi. “Tamam” dedim. “Perşembe sabahına kadar benimlesin
Çocuk!” dedi gülerek.
Çarşamba
günü kararlaştırdığımız saatte buluştuk. Ülker arabasıyla
randevulaştığımız yerden beni aldı. Aceleyle arabaya atladım ve yola
koyulduk. “Muayene oluyoruz bugün. Doktor biraz gecikti, ama sana
zamanında yetiştim. Sen neler yapıyorsun bakayım Çocuk?” dedi. Söylerken
üzerine bastığı ‘Çocuk’ lafı hoşuma gidiyordu. “Salim Ağabeyden 50 lira
borç aldım.” dedim. “Salim kredi bankan senin, öyle mi?” dedi. “Zor
zamanlarımda alırım, ‘hayır’ demez.” dedim. “İzmir’e gidiyoruz.” dedi ve
anlatmaya başladı.
Salim
Ağabey, genelev kadınlarının anlattıklarının hiçbirinin doğru
olmadığını söyler dururdu. İlk başta Ülker’in söylediklerinin baştan
sona yalan olabileceğini düşündüm, ama sonradan kendi kendime; ‘Bana ne
diye yalan söylesin ki?’ dedim. Ona kendisini anlatmasını söylememiştim;
o kendiliğinden başlamıştı anlatmaya. Anlattığına göre yaklaşık 2
yıldır bu işin içindeydi. Ondan önce başından 6 ay kadar süren bir
evlilik geçmişti. Kocasıyla cinsel sorunlar yüzünden ayrılmıştı.
Sonrasını anlatmadı. Geneleve girmesinin nedeni ve şekli saklı kaldı.
Ben de sormadım; bana ne ki?
“İzmir’deki
evime gidiyoruz! Bütün kazancımı alıp götüren evi beğenecek misin
bakalım.” dedi. Pınarbaşı’nda, kıyıda, bahçe içinde küçük bir ev
yaptırtmıştı Ülker kendine. Bütün şehirden ve gözlerden uzak
görünüyordu. Ev her an kullanılmaya hazır görünüyordu. Gerçekten de
içeriye girer girmez, ocağı yakıp, üzerine çay suyu koymuştu Ülker.
Salonda kendimize oturacak bir yer bulduğumuzda, “Benim dünyam burası!
Annem, babam, kardeşlerim; hepsi bu ev. Dünyada başka hiçbir şeyim yok,
biliyor musun?” dedi. “Gerçekten mi yok?” dedim. “Gerçekten yok! Belki
de böylesi daha iyi, bilmiyorum. Ailem olsaydı böyle bir yaşantıyı
yaşayamazdım herhalde. Özgür bir dünyanın içinde tek başımayım ve
huzurluyum.” dedi, yüzüme baktı; gülümseyerek elimi tuttu, “Sen kendini
anlat bakalım Çocuk!” dedi.
“Telefonda
konuşmuştuk. Benim yaşadıklarım ne ki? Yaşım henüz 17.” dedim. “Bir ay
sonra okul bitiyor ve sen de özgür olacaksın, öyle değil mi?” dedi.
“Kazanırsak üniversite başlayacak işte.” dedim. Avucunun içindeki elimi
tutup açtı; merak eder gibi baktı bir süre ve yüzüme döndü,
“Üniversiteyi kazanamayacaksın! Bu iyi olacak aslında. Çok güzel bir
yaşantın olacak ve mutlu olacaksın. Bunu ben söylemiyorum; el falın
söylüyor!” dedi. Ciddiye alıyordu söylerken; sanırım kendisi de
inanıyordu söylediklerine. Elimi yine avucunun içine aldı ve okşadı,
“Kadınları tanımalısın Mesut! Bir erkeğin mutlu olması, çevresindeki
kadınları iyi idare etmesiyle orantılıdır. Çevrendeki kadınlara karşı ne
kadar güçlü olursan, o kadar mutlu ve rahat bir yaşam sürersin!” dedi.
“Kadınları
tanımıyorum ki.” dedim sessizce. “Tanıyacaksın! Neden bilmiyorum ama,
sana kanım ısındı. Hem de benim odaya geldiğinden 2 dakika sonra. Temiz,
samimi ve içten bir insansın Sen. Böyle zamanda Senin gibisi hiç
bulunmuyor, biliyor musun?” deyip, birden yerinden kalktı ve üzerime
çullandı. Beni koltuğa yatırdı, üzerime çöktü. Gözlerini gözlerime
dikti, “Senin çok büyük bir artın var; yarağın!” dedi gülümseyerek,
“Böyle bir yarağa sahip olmak için fabrikalarını vermeye hazır adamlar
tanıdım ben!” diye ekledi ve eğilip dudaklarıma öpücük kondurdu.
Karşılık verdiğim anda da yapıştık birbirimize. Dudaklarımız öpüşmüyor,
adeta birbirimizi kemiriyorduk. Vücudu üzerimde, dakikalarca öpüştük.
Yarağım uyanmıştı, pantolonumu zorlamaya başlamıştı.
Ülker
üzerimden kalktı ve beni soymaya başladı. Acele etmeden gömleğimi ve
pantolonumu çıkarıp katlayarak bir köşeye koydu. Yarağım donumun içine
sığmıyordu artık. Tutup donumu da çıkarttı. Yarağım dimdik karşısında
duruyordu şimdi. Gövdesinden tutup kavradı ve sıktı. Yüzüme baktı sonra,
“Bu çok güzel bir şey, biliyor musun? Bunu kullanmasını bilir ve
kadınları tanırsan, yaşantını altın bir çağ olarak yaşarsın. Bu müthiş
bir potansiyel, bunu anlamalısın!” dedi, eğilip kafasına öpücük
kondurdu. Sonra yere diz çöktü ve dibinden tuttuğu yarağımı yalamaya
başladı. Taşaklarıma kadar iniyor, yukarısına çıkıp kafasına dil
darbeleri atıyordu. Ara sıra kafasını ağzına almaya çalışıyordu, ama
bunu yaparken kendini zorlamıyordu. Ancak kafası ağzına sığıyor gibiydi.
Yarağım artık taş gibi sertleşmişti.
Kalktı
ve kolumdan tutup sürüklercesine yatak odasına götürdü. Beni yatağa
ittikten sonra üzerindekileri çıkarmaya başladı. Kısa süre sonra
çırılçıplak kalmıştı. Çantasından çıkarttığı kremi alıp amına sürdü;
sonra da yarağımın kafasından köküne kadar kremledi. Acele etmeden
yapıyordu bütün bunları. Bacaklarını ayırarak üzerime çıktı ve yarağımı
avucunun içine aldı. Kafasını amının dudaklarına sürtmeye başladı. Sonra
kafasını am dudaklarının arasına yerleştirdi ve kendini yavaşça
bıraktı. Yarağımın kafası alev gibi yanan amın içine doğru kayarak
girmişti. Ülker derin bir ‘Ohhhhh!’ çekti ve durdu, “Ufff! Çok kalın!
Amımın dudaklarını yırtıyor girerken!” dedi, yavaşça çekti kendini ve
yeniden oturdu. Yalnızca yarağımın kafası amına girip çıkıyordu.
Ellerini göğsüme koyup aynı yavaşlıkla inip kalkmaya başladı Ülker.
Yarağımın kafasını amına alıştırıyordu sanki. İnip kalkarak yarağımı
derinlerine doğru almaya başladı. “Acıyor Çocuk! Çok kalın! Ufff! Amımın
dudaklarını gerdi! Ufff!” diyerek keyifli bir ritim tutturmuştu sanki.
Yarağım amından kafasına kadar çıkıyor, yeniden giriyordu.
Bir
süre sonra kasıklarımız buluşmuştu. Öylece durdu ve yüzüme baktı;
dudaklarını ısırmıştı. “Kölesi olurum bu yarağın! Amım için yaratılmış
sanki. Ufff! Acıtıyor Çocuk!” dedi. Gerçekten de Ülker’in am dudakları
yarağımı sıkıca sarmıştı. İçeriye girip çıkarken am duvarlarına
sürtünerek girip çıkıyordu yarağım. Oturduğunda amının dış dudakları
kasıklarıma yayılıyordu. Eğilip dudaklarıma uzandı. Birbirimizi yine
kemirircesine öpmeye başlamıştık. Ülker bir yandan dudaklarımı emerken
diğer yandan kasıklarını çekip bırakıyor, dövüyordu kasıklarımı. Yarağım
ıslak ve sıcak amın içine saplanıyordu şimdi.
“Ahhh!
Canım! Ufff! Acıtıyor! Çok güzel! Evet! Harika! Beynime vuruyor acısı!
Bu işte! Evet! Böyle işte! Ohhh!” diyerek, ellerini omuzlarıma koyup,
yarağımı köküne kadar içine aldı ve kasıklarını kasıklarıma sürtmeye
başladı. Klitorisiyle baskı yapıyordu kasıklarıma. Yarağımı santim bile
çıkartmadan sürtünüyor, içinde dans ettiriyordu şimdi. “Çok güzel!
Canım! Bebeğim! Harika! Yarağın harika! Ohhh! Ohhh! Ooohhh!” diyordu
sürekli. Omuzlarımı tırnaklarıyla kanatırcasına sıkarken, kasıkları
kasıklarımla çarpışıyordu şimdi. Yarım saate yakındır üzerimde
tepiniyor, oturup kalkıyordu. Gözleri irileşmiş, yuvarlağından
çıkacakmış gibiydi artık. Çığlıkları kesinlikle evin her yerinden
duyuluyordu. Üzerimde bağırarak tepiniyordu, “Geliyorum! Evet! Ahhh!
Evet! Aaahhh! Ohhhhhhh!” diyerek.
Yavaşladı
sonra. Kasıklarıyla kasıklarıma sürtünerek aheste bir şekle soktu
hareketlerini. Sürtünüyor, yarağımı içinde bir yerlere dokundurmaya
çalışıyordu sanki. Sonra irileşin gözleriyle yüzüme baktı ve eğilip
dudaklarıma yapıştı. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Yarağımı içinden
çıkartmadan sürtünmeye devam ederek öpüyordu dudaklarımı. Sonra başı
omzuma düştü ve öylece kaldı. Kalp atışları ritimsizdi; göğsümü
dövüyordu sanki. Dakikalarca soluk alıp verişlerini kontrol etmeye
çalışırcasına kapandı üzerime. Amı ile yarağımı sağıyordu bu ara. Am
dudakları açılıp kapanıyor, yarağımı sıkıp bırakıyordu.
Ben
onu izlemekten boşalmayı unutmuştum yine. “Boşalmadın değil mi?” diye
sordu yüzüme bakarak. “Yine unuttum!” dedim. “Harikasın!” dedi dudağıma
öpücük kondurarak. “Amın o kadar sıkı ki, girip çıkarken yarağımın
derisini yüzecek neredeyse. O giriş çıkışların keyfini yaşamaya
çalışırken sen boşalıverdin.” dedim. Yarağım içinde halen kazık gibiydi,
ama Ülker yavaşça kalktı üzerimden. Yarağım am dudaklarını gererek
çıkıyordu içinden. Kendini yana attı, “İzin ver kendime geleyim Çocuk!”
dedi. Nefesi hala düzensizdi. Sonra elini vücuduma attı. Okşayarak
gezdiriyordu parmaklarını. “Çok uzun zamandır bu şekilde boşalmamıştım.
Ara sıra boşalıyoruz, ama sanki rol yapar gibi. Bu hakiki boşalma
onların yanında. Kalp krizi geçiriyorum sandım bir an!” dedi. Sonra yan
dönüp başını kaldırdı ve yüzüme baktı. Saçlarımı okşayarak eğildi ve
dudağıma öpücük kondurdu...
9 Ocak 2013 Çarşamba
Etiketler
18
abimle porno hekaye
Abla Kardeş Ensest Sex
abla sikişi
Ablam Sex Hikayeleri
Ablamı Siktim Sex Hikayeleri
Ablamla sikiş
Ablamla şakanın sonu kötü bitti
adult hikaye
aile ici sex hikayeleri
Aile İçi Ensest İlişkiler
Aile İçi Sex Hikayeleri
Annem Sex Hikayeleri
Annemle sex
Annemle sikiş
Annemler sex
arkadaşımın karısı
azgın kadınlar sex hikayeleri
Babam Bekaretimi Aldı
Babam Sex Hikayeleri
Babamla sex
Babamla sikiş
Bakire Sex Hikayeleri
baldız sex
Baldız Sex Hikayeleri
Baldızmla sex
baldiz sikis hikayesi
Dayı Kızıyla-3
duble porn
duble sex
dul
dul kadın
Dul sex hikayeleri
Ensest ilişkiler
Ensest Sex Hikayeleri
Ensest Sikiş Hikayeleri
ensest yasli nine sex hikayeleri
evde sex
Gerdek gecesi
gerdek grup sex
grup erotik
grup porno
grup sex
Grup Sex Hikayeleri
grup video
ilk
kendisini babalarlna siktiren klzlarln hikayeleri
kısa am hikayem blogspot
kız kardeşim
Kızım İlk Deneyimini Benle Yaptı
Kızım Kadınım Oldu
Kızımın Bekaretini Aldım
Kızımın İlk Erkeği Benim
Kızlık Bozma Sex Hikayeleri
kizina zorla siken hikayeleri
kocamın çırağı beni fena sikti
Komşu kızı sex
komşu kızı sikiş
Komşum Sex Hikayeleri
Kuzenim Sex Hikayeleri
Kuzenimi siktim
liseli seks
liseli seks hikayesi
Liseli Sex Hikayeleri
Liseli Sikiş Hikayeleri
masajlı sexgrup hikayesi
mobil ensest hikayeler
mobil sex hikayeleri
mobil şikiş hikaye
Normal Sex hikayeleri
okulda sex
Pasif ve Gay Sex Hikayeleri
Sevgilim Sex Hikayeleri
Sevgilimle sex
Sevgilimle sikiş
sex
Sex Hikayeleri
sikiş hikayeleri
sul sex hikayeleri
tecavüz ettim sex
tecavüz hikayeleri
Teyzem Sex Hikayleri
Türbanlı Sex Hikayeleri
Üniversteli Sex
Üniversteli Sex Hikayeleri
yasimda
Yeğenimle Sex Hikayem
Yengem Sex Hikayeleri
Yengemle Sex
Yengemle Sikiş
zorla sikiş tecavüz hikayeleri
zorla siktim sex hikayeleri